Haydar Aliyev’in Bakû’ye dönüşü

3722
Azerbaijani president Haydar Aliyev (L) is welcomed by Turkish President Suleyman Demirel (R) May 5 in Ankara's Esenboga airport. At far right is a Turkish State Minister Abdullah Gul attending the welcoming ceremony for the visiting Azeri President in Ankara. TURKEY

Askeri operasyonlar esnasında beceriksizlik göstermiş olduğu suçlamasıyla Şubat ayında görevden alınan Suret Huseynov, 1993 yılının Haziran ayı başlarında Elçibey’e karşı ayaklanır. Huseynov, Azerbaycan tarafının muhtemelen en başarılı askeriydi. Martakert bölgesi onun komutanlığı zamanında işgal edilmişti. 4-6 Haziran arasında Gence, Ağdam, Mingeçaur, Khanlar ve Lenkoran asilerin eline geçer, çatışmalar nedeniyle Gence’de yüzün üstünde sivil hayatını kaybeder ve yaralanır.

Husevnov’un isyancıları Bakû’ye doğru ilerlerken, bir çıkış yolu aramakta olan başkan Elçibey, ilk bakışta olanak dışı gibi görünen bir yola başvurup, Nakhicevan’dan [Nahcivan] Bakû’ye taşınmak için uygun bir fırsat kollayan Haydar Aliyev’i yardıma çağırır. Amerikalı muhabir Thomas Goltz, “devletin batmakta olan gemisini” Aliyev’in sakin bir limana ulaştırması fikrini, Türkiye cumhurbaşkanı Demirel’in Elçibey’e işmar ettiğini iddia etmektedir. Elçibey, Aliyev’in Bakû’ye gelmesi için Nahcivan’a uçak gönderir. Ertesi günü, 8 Haziranda Elçibey tekrar Nahcivan’a uçak yollar, fakat Aliyev Azerbaycan başkentine gelmeyi tekrar reddeder. Aliyev’in desteğine sahip olan Huseynov’un isyancı birlikleri 9 Haziranda Bakû üzerine harekete geçer. Elçibey, üçüncü defa Nahcivan’a uçak yollar. Aliyev Bakû’ye gelir, fakat başbakanlık koltuğuna geçme teklifini reddeder.

Başbakandan sonra, parlamento başkanı İsa Ğambar da istifa eder. Aliyev, 14 Haziran’da Gence’de Huseynov’la görüşür. Huseynov, alenen Elçibey’in istifasını talep ederek, aksi takdirde ordusuyla başkente girmekle tehdit eder. Aliyev, Bakû’de Elçibey’le görüşmelerde bulunur ve ardından hem parlamento başkanlığı, hem de cumhurbaşkanlığı yetkilerini üstlenir. Elçibey’in basın bürosu tarafından, cumhurbaşkanının “kendi güvenliğini düşünerek ve Bakû’de kanlı olayları önlemek amacıyla” Nahcivan’a geçtiği bildirilir.

Aliyev, 18 Haziranda “Elçibey tarafından hiç kimseye görevlerini yerine getirme konusunda talimat verilmemiş olduğundan dolayı, parlamento başkanı olarak, anayasaya uygun bir şekilde ülke yöneticisi görevlerini üstenmekteyim” açıklamasında bulunur. Halk Cephesi’nin eski önderlerinden Alakram Gummatov, Azerbaycan’da hâsıl olan karışık durumdan faydalanarak, 17 Haziranda ülkenin güneydoğu bölgesinde Taliş-Muğan Cumhuriyeti’ni ilan eder.10

Azerbaycan parlamentosu, 25 Haziranda cumhurbaşkanlığı yetkilerini Elçibey’den alarak Aliyev’e devreder. Nahcivan’ın Keleki Köyü’nde bulunan Elçibey, aynı gün bir açıklamada bulunarak, parlamento kararıyla, askeri ihtilalın siyasiye dönüştüğünü belirtir. Aliyev, 30 Haziranda isyancı Huseynov’u başbakan tayin eder. İç siyasi durum Azerbaycan’da giderek istikrar kazanmaya başlar, fakat cephede yeni bir yenilgi dalgası sürer.

Elçibey’in görevinden uzaklaştırılmasını Kelbecer’in kaybına bağlamak basit yaklaşım olurdu. Elçibey’in basın sekreteri Arif Aliyev, belli bir bağ görmekle birlikte, bunun belirleyici olduğunu sanmamaktadır. Kelbecer’den sonra halk tamamen Elçibey’e karşı olup, ülke güvenliğini sağlayamadığından dolayı alaşağı etmiş olsaydı, farklı olurdu. Lakin tamamen farklı bir şey oldu. Yönetim değişikliğinin iki belirleyici etmeni vardı, birincisi, cumhurbaşkanının kararsızlığı, ikincisi ise, Rusya.

Aliyev’in, Nahcivan’dan Bakû’ye dönüşü ve Elçibey’in Nahcivan’a, doğduğu Keleki Köyü’ne gitmesi, askeri ve resmi darbeden iki Nahcivanlı arasında oluşan anlaşmaya kadar birçok rivayete sebebiyet vermiştir. “Bunun, iki Aliyev arasında önceden düşünülüp kararlaştırılmış bir şey olduğuna inanmıyorum. Onlar, ilki yıl başında, ikincisi ise Hazirandaki olaylara kadar olmak üzere 1993 yılında iki kez buluşup uzun görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerin içeriğini kimse bilmiyor. Aliyev, belli bir psikolojik ustalığa sahipti, Elçibey ise felsefi yaklaşımlı, kurnaz biriydi. Elçibey, görevden uzaklaşma kararını, şartların baskısı altında, Rusların planını bozmak amacıyla almıştı. Bu plana göre ya Huseynov cumhurbaşkanı olacaktı, ya da Mutalibov. Elçibey, (daha sonra da birçok kez belirttiği gibi) bağımsızlığı korumak ve Rusya’ya karşı koymak için tek yolu seçti. Ülke için problemler yaratmakla birlikte, Azerbaycan’ın bağımsızlığını koruyabilecek tek güçlü adam oydu (Haydar Aliyev)”,- diyor Arif Aliyev.11

Dağlık Karabağ ve Azerbaycan 17 Haziran 1993’te, Ağdam ve Stepanakert arasında top ateşine son verme konusunda Rusya’nın arabuluculuğuyla anlaşır. Lakin askeri operasyonlar devam eder ve Dağlık Karabağ’ın ikinci büyük Ermeni kenti olan Martakert, 26-27 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen bir saldırı sonucunda Karabağ güçleri tarafından kurtarılır.

Martakert’in kurtuluşu

Violeta Grigoryan, savaşta kocasını ve oğlunu kaybetmiş, diğer oğluyla Martakert’te yaşamaktadır. 1993 yazında, kurtarılan şehre ilk dönenlerdendi Violeta. “Martakert yıkıntılar içindeydi. Birçoğu artık dönmeyip, Rusya’da kaldı. Birçok şey hâlâ zor burada, fakat çok şey değişti. Martakert’i 1993 yazında görmek lazımdı”.12

Savaş esnasında Ermeni tarafının verdiği kurbanların dörtte biri Martakert bölgesindendi, yerleşim yerinin % 80’i tahrip edilmişti. Birkaç Ermeni yerleşimi Karabağ-Azerbaycan temas hattının karşı tarafında kaldı, birkaçı da temas hattının yakınında, tahrip edilmiş ve boş durmaktadır.

Kurtarılmasının üzerinden 17 yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen, Martakert şehrindeki yapıların bir kısmı yarı yıkık ve boş durmaktadır. Evlerin içinde çalılar, meyve ağaçları boy verip meyve vermekte, harabe haldeki evleri kaplamaktadır. Martakert, sadece ismen şehirdir. İşgalden önce 13 bin nüfusu vardı, bugün ise sadece 3 bin.

Birkaç bin Martakertli kalıcı olarak Rusya’da ve başka ülkelerde çalışıp, yaşıyor. Bu insanların büyük bir bölümü, 1992 yazında Dağlık Karabağ’ın kuzeyinin birkaç gün içinde Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin kontrolü altına alınıp, ancak bir yıl kadar sonra kurtarıldığı zaman dilimi içinde göç etmeye mecbur kalmıştı. Yerlerinden edilenlerin bir kısmı geçen yıllar içinde yavaş-yavaş yıkılmış anayurtlarına geri dönmeye başladı, fakat büyük bir kısmı Rusya’nın farklı bölgelerinde, Ermenistan’da ve değişik yerlerde kalmayı tercih edip, kurtarılmış olan doğdukları yere geri dönmedi.

Azerbaycan’ın 7 gün gazetesinin kurucusu Emin Eminbeyli, 1992 yazında orduyla birlikte Martakert’e girmişti. “Savaşın ilk dehşetlerine, Azerbaycan ordusu Ağdere’yi [Martakert] kurtarırken tanık oldum. Ermeniler karşı koyuyordu ve şehri çarpışarak terk ettiler. Ermenilerin büyük bir kısmı askerlerle birlikte şehirden uzaklaştı. Bazı tek edilmiş evlerde çekimler yaptım. Tüm bunlara bakmak insani açıdan ağır geliyordu. Tasavvur edin, evin bir köşesinde kışlık erzak depolanmış, diğerinde kundaktaki çocuğun çamaşırları ipe serilmiş, ocaktaki çaydanlık dahi daha sıcaktı. Bu insanlar beş dakika içinde, yıllarca yarattıkları sıcak ocaklarından mahrum oldular”.13

Bu hikâye, savaş yıllarında evini-barkını, eşyasını kaybetmiş, çocuklarının çamaşırlarını ipe serili bırakmış olan Azerbaycanlılar için de anlaşılırdır.

Lakin 1992 yılının Haziran-Temmuz ayları Ermeniler açısından savaşın en ağır ve dramatik dönemiydi. Martakert ve bölgesine ateş ve ölüm yağmaktaydı. İnsanlar panik içindeydi ve bu durum doğrudan ordunun savaş gücüne etki yapmaktaydı. Panikle birlikte asker kaçakları olayları artmaktaydı.

O ağır günlerde Samvel Babayan Martakert’e yollandı. Birkaç haftalık başarısız saldırılar ve onlarca kaybın ardından, kısa süre sonra Ter-Tadevosyan’ın yerine Karabağ güçleri genel komutanı tayin edilecek olan 27 yaşındaki Babayan, Martakert yönünde yanlış strateji uyguladıklarının bilincine vardı. “Martakert’i geri almak için önce Kelbecer’i kurtarmalıydık. Kelbecer’i kurtarmadan, Martakert’i geri almaya çalışmıştık. Bu açıdan büyük bir hata işledik. Askeri komutan olarak, doğru karar alamadığımdan dolayı kendimi suçlu hissettim”.14

Kuvvetlerin bir kısmını Laçin’e yönlendiren Babayan, Martakert cephesini ve sorumluluğunu Samvel Karapetyan’a teslim eder. Karapetyan komutasındaki Karabağ güçleri, cephe çizgisini tespit edip tutmayı başardılar, Laçin’e gönderilen güçler de belirli başarılar elde edebildi.

Diasporalı en tanınmış gönüllülerden Jirayr Sefilyan, Babayan’ın savaşta göstermiş olduğu en önemli katkısının, 1992’nin ağır günlerinde, Dağlık Karabağ ordusunun komutasını devralma sorumluluğu göstermesi olarak kabul etmektedir. “Babayan, o günlerde sorumluluk göstermeseydi, savaşın seyri farklı olabilirdi. Şahumyan ve Martakert’i kaybettiğimiz 1992’nin yazıydı, Çıldıran’a ulaşmıştık (geri çekilmiş). Ermeniler o günlerde, farklı sebeplerden dolayı panik içindeydi. O günlerin komutanlığı kendini ispat edememişti, ne de olsa sonuçta hep komutalık suçludur. O günlerde Samvel ortaya çıktı ve -yapamıyorsanız bitmiştir, sorumluluğu ben üzerime alıyorum,- dedi”.15

Azerbaycan, 1993 Haziranında iç siyasi kaosa gömüldü. Azerbaycan güçleri Martakert’ten sonra birbiri ardına yenilgi alıp Ağdam, Fizuli, Cebrail, Ğubatlu ve Zangelan bölgelerini kaybedeceklerdi.

  1. 23 Ağustos 1993’te Lenkoran’da hükümet kuvvetleri ve kendi kendini ilan etmiş Taliş-Muğan Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri arasında çatışmalar yaşanır. Gummatov, Ağustos 1995’te, Azerbaycan’ın güneyinde tutuklanır. Rahim Ğaziyev’le birlikte Eylül 1994’te Milli Güvenlik Bakanlığı’nın tutukevinden kaçan Gummatov, 2004 Eylülünde Avrupa Konseyi’nin Bakû üzerinde yaptığı baskılar sonucunda serbest bırakılır.
  1. Aliyev’la yapılan görüşmeden, 16 Mart 2007, Yerevan.
  1. Grigoryan’la yapılan görüşmeden, 9 Haziran 2007, Martakert.
  1. “Журналисты на войне в Карабахе”, “Права человека”, Москва, 2002г., с. 147.
  1. Babayan’la yapılan görüşmeden, 4 Nisan 2006, Yerevan.

   15. “Bana kahramanı verin” filminden, senaryo yazarı ve rejisör Varduhi Simonyan.